Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Türkiye’nin ticaret ortağı olarak İsrail’in çok ciddi bir yer tuttuğuna dikkat çekerek “İsrail’e karşıyız, Filistin’in yanındayız” sözünü çok ucuz bir yaklaşım olarak değerlendirdi. Rahvancıoğlu, Kanal Sim’de Serhat İncirli’nin sunduğu Günaydın Kıbrıs programına katılarak sorularını yanıtladı
Şüpheli kadın ölümlerine cinayet şüphesiyle yaklaşılmalı
Rahvancıoğlu, Gazimağusa’da denizde cansız bedeni bulunan Ahsen Nur Kılıçoğlu’nun şüpheli ölümü hakkında Ahsen’in, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de bulunan aile bireylerinin konuyla ilgili ciddi kaygı ve şüpheleri olduğunu söyledi. Polis Genel Müdürlüğü önünde “Ahsen için Adalet çağrısı” eyleminde yapılan açıklamalarda bazı kişilerin ifadelerinin alınmadığının, Ahsen’in arkadaşlarının açıklamalarından bazılarının ise ifadeye girmediği iddialarından bahsetti.
Rahvancıoğlu, Avukat Tacan Reynar’ın bazı kişilerin ifadelerinin hiç alınmadığı açıklamasını da hatırlatarak bunun üzerine Mağusa polisini şikayet eden bir tutum olduğunu söyledi. Soruşturma memurluğunun ve ifade almanın prosedürlerine değinen Rahvancıoğlu, ifadenin doğal akışı içerisinde, olduğu gibi yazılması gerek olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, ifadenin düzgün alınmamasını ve avukatın verdiği ifadenin doğru alınmaması üzerine tekrar ifade alınması talebinin geçiştirilmesini eleştirdi.
Mağusa Polis Müdürlüğü’nün Ahsen’in ölümünün yeterince soruşturmadığına dair kaygıları olduğunu ifade eden Rahvancıoğlu, “Polis Genel Müdürlüğü bu konuda bağımsız bir soruşturma memuru tayin ederek olaya daha adil bakacak birini istiyoruz talebi çok meşru bir taleptir” şeklinde konuştu.
Rahvancıoğlu, polisin konuyla ilgili basın açıklaması, hatta diğer ülkelerde olduğu gibi kamera önüne geçerek basın toplantısı düzenlemesi gerektiğini söyledi. Kamuoyunu soruşturma sürecinde bilgilendirmesi gerektiğini vurguladı. Rahvancıoğlu, sadece polis değil hiçbir kurumumuzun halka hesap verme konusunda istekli bir kültürü yok dedi. Rahvancıoğlu, kamuoyunun önüne çıkılarak vicdanın rahatlatılmasının önemini vurguladı.
Şüpheli kadın ölümlerinin etkin bir şekilde soruşturulmasının çok önemli olduğunun altını çizen Rahvancıoğlu, bir kadın şüpheli bir şekilde öldüyse cinayet şüphesiyle yaklaşmak gerektiğini söyledi.
Hükümetin israil ile olan işbirliğine ses etmemek ikiyüzlülüktür
“Erdoğan’dan gerçekten korkmamız mı gerekiyor?” sorusuna yanıt veren Rahvancıoğlu, Nazım Hikmet’in “tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar” sözünden alıntı yaparak yanıtladı. Rahvancıoğlu, korkunun insani bir duygu olduğunu fakat korkacak şekilde davranıldığı sürece, korkunun arttığını ekledi. Rahvancıoğlu, “önemli olan aklınıza ve vicdanınıza uygun olan yerde durmaktır. Bunu yaptığınız zaman korkunun azaldığını görebilirsiniz” dedi.
Rahvancıoğlu, İsrail konusu hakkında ise Filistin halkının soykırıma maruz kalması sırasında kullanılan bütün şiddet aygıtının petrol ile enerji kazandığını söyledi. Petrol satışlarında aracı olanların “Filistin halklarının yanındayız” tutumunu eleştirdi. Rahvancıoğlu, Türkiye’nin ticaret ortağı olarak İsrail’in çok ciddi bir yer tuttuğuna dikkat çekerek “İsrail’e karşıyız, Filistin’in yanındayız” sözünü çok ucuz bir yaklaşım olarak değerlendirdi. İsrail’in orada emperyalizmi temsil ettiğini, ABD adına bulunduğundan bahsetti. Rahvancıoğlu, “burada emperyalizmin çıkarlarının Orta Doğu’daki bekçiliğinin yapıldığı bir faşist bir din devletinden bahsediyoruz” dedi.
Rahvancıoğlu, “İsrail’e karşıyım deyip, ABD üslerine, İsrail’e destek gönderen gemilere kendi hükümetinizin İsrail ile olan ekonomik, siyasi, askeri işbirliğine ses etmemek tam bir ikiyüzlülüktür” şeklinde konuştu. Bunun söylenemiyor olmasının bir nedeninin de Erdoğan korkusu olduğunu ekledi.
ABD’deki protestolar göçmen iş gücüne olan baskıların yansıması
ABD’nin Los Angeles ve çeşitli bölgelerine yayılan protestoları değerlendiren Rahvancıoğlu, ABD’nin özellikle işgücü olarak ciddi anlamda göç alan bir ülke olduğunu hatırlattı. Trump’ın “Amerika’yı yeniden büyük yapalım” projesinden bahsetti. Projenin yansımasını göçmen işgücünü değil beyaz işgücünü kullanmaya yönelim şeklinde değerlendiren Rahvancıoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın bunu göçmen düşmanlığı ve ırkçılığı körükleyen bir politikayla yaptığını aktardı. Politikanın işsizliği azaltmak değil emeği “yerli” ve “yabancı” olarak ayırıp birbirine düşürmek olduğunu ekledi.
Rahvancıoğlu, iş gücünün sürekli olarak Avrupa ülkelerine doğru kaymakta olduğu bu süreçte yabancı düşmanlığı üzerinden ırkçılığın ve faşizmin yükseldiğini ifade ederek, bunun ahlaki bir noktadan kınamak yerine her ülkenin koşulları göz önünde bulundurularak orada nasıl yaşanıldığına bakılması gerektiğini söyledi. ABD özelinde ise geçmişte de yabancı iş gücüne polisiye tedbirlerle uygulanan baskı politikaları olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, burada farklı olanın ise sosyal hayatın içerisinden baskı uygulanması olduğunu söyledi. Protestoların emeğin birliğini sağlayacak perspektiften yönetilmesi gerektiğini söyleyen Rahvancıoğlu, ABD’de bunun yapılmadığını söyledi. Rahvancıoğlu, kısaca ABD’deki protestoları göçmen iş gücüne olan baskıların yansıması ve tepkisel bir patlama olarak değerlendirdi.
“Neden ortak aday çıkarılmadı ve desteklenmedi” tartışmaları çok anlamsız
Gelen soru üzerine yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerime yönelik açıklamada da bulunan Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun seçimlere katılan siyasi bir parti olduğunu belirterek, Bağımsızlık Yolu’nun da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarabileceğini bunun kararını Parti Meclisi’nin vereceğini söyledi. CTP’nin çıkardığı adayı neden TDP desteklemedi gibi tartışmaları anlamsız bulduklarını da belirten Rahvancıoğlu, “farklı siyasal partiler varsa kendi adaylarının olması normaldir” dedi. Özellikle iki turlu seçimlerde bunun makul bir durum olduğunu da ekleyen Rahvancıoğlu, 2. turda ortaklaşma sağlanabileceğini ve tartışmaların aşılabileceğini belirtti.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde emek güçleri mücadeleyi yükseltmeli
Rahvancıoğlu Kıbrıs sorununa dair de değerlendirmelerde bulundu. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin ve halkın farklı Kıbrıs sorunu olduğu eleştirisinde bulunan Rahvancıoğlu, AB’nin çıkarlarını karşılayacak şekilde çözülen Kıbrıs sorununun Rusya’nın çıkarlarının zarar görmesi anlamına gelebileceğini söyledi.
Kıbrıs sorununda, Kıbrıs’ın birleşmesi ve iki halkın bir sosyo-ekonomik noktada siyasal eşitlik zemininde buluşmasının asgari bir zemin olarak değerlendiren Rahvancıoğlu, bunun mümkün olduğunu fakat önce Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde emek güçlerinin demokratik kitle örgütlerinin, barış hareketlerinin federal bir çözüm çerçevesinde koşulları zorlayan bir mücadeleyi her alanda yükseltmesi gerektiğini vurguladı.