Kararların gerekçelendirilmeden alınmasının tehlikeli olduğuna vurgu yapan Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, “bugün Bangladeşliye yapılan yarın vatandaşa, öbür gün kadına ya da erkeğe yapılır. İnsanların emeği keyfi şekilde hor görülemez” dedi.
Rahvancıoğlu, Genç TV'de Elif Evrensel'in sunduğu, Diğerleri programına katılarak açıklamalarda bulundu.
Çalışma İzni Düzenlemeleri Keyfi, Gerekçesiz ve Emek Düşmanıdır
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Yabancıların Çalışma İzinleri Yasası kapsamında bakanlık kararıyla yapılan son değişiklikleri tamamen idari bir tasarruf olarak nitelendirerek, kararın gerekçesiz ve veriye dayalı olmadan hayata geçirildiğini söyledi. Rahvancıoğlu, “Bugün böyle, yarın başka türlü uygulanabilecek keyfi bir düzenlemeden söz ediyoruz” dedi.
Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak vatandaşların işsizliği belirli bir seviyenin altına düşene kadar yeni çalışma izni verilmemesi gerektiğini savunduklarını hatırlatarak, “halihazırda ülkede bulunan ve çalışma izniyle çalışanların yenileme ve yatay geçiş hakları korunmalıdır. Ancak yeni izinlerin verilmesine karşıyız” dedi.
İnsanların Emeği Keyfi Şekilde Hor Görülemez!
Kararların gerekçelendirilmeden alınmasının tehlikeli olduğuna vurgu yapan Rahvancıoğlu, “bugün Bangladeşliye yapılan yarın vatandaşa, öbür gün kadına ya da erkeğe yapılır. İnsanların emeği keyfi şekilde hor görülemez” dedi. Rahvancıoğlu, sermayedarların Türkiye kökenli işçileri "daha asi" olarak nitelendirmelerinin temel nedeninin, bu kişilerin Türkçe bilmesi ve haklarını öğrenebilme imkanına sahip olmaları olduğunu belirtti. "Türkiye'den gelenler Türkçe bildiği için iş yasalarını okuyabiliyor, asgari ücret tartışmalarını takip edebiliyor. Bu durum, sermaye açısından onları en az kktc vatandaşları kadar tehlikeli hale getiriyor," dedi.
Bu durumun, sermayedarların zaman içinde Türkiye kökenli işçiler yerine Türkmenistan, Pakistan ve Bangladeş gibi üçüncü ülkelerden işçi getirmesine yol açtığını söyledi. Bu döngünün, işçilerin dayanışma ağları kurmasını engellemek için tasarlandığını dile getireren Rahvancıoğlu, bu yaklaşımı "emek sermaye çelişkisi" çerçevesinde, sermayenin işçiyi sürekli değiştirerek dayanışmayı önlemesi ve sömürüyü artırması olarak yorumladı. Yeni düzenleme nedeniyle işverenlerin, çalışma iznini yenileyemeyeceklerini, işçileri yasal ihbar sürelerine uyarak bilgilendirmesi gerektiğini hatırlatan Rahvancıoğlu, “devletin kararı, işverenin bu yükümlülükten muaf olduğu anlamına gelmez” dedi.
Sektörel Asgari Ücret Uygulaması Hayata Geçerse Üçüncü Uyruklu İşçi Sayısı Artacak kktc Vatandaşı Tercih Edilmeyecek
Rahvancıoğlu, bakanlığın “ulusal asgari ücret” belirleyip sektörlere ve uyruklara göre kırpma planına değinerek, “bu, asgari ücreti azami ücrete dönüştürme girişimidir. Yabancı işçilere daha az ödeme, sektörel farklılık bahanesiyle meşrulaştırılmak isteniyor” ifadelerini kullandı. Rahvancıoğlu, bu uygulamanın hayata geçmesi halinde üçüncü uyruklu işçi sayısının azalmayacağını, aksine ikiye hatta üçe katlanacağını belirtti. "Bu uygulama hayata geçtiği anda, her bir üçüncü uyruklunun üzerinden yemek ve barınma masrafından kar edecek olan işveren, ne kktc vatandaşını ne de TC vatandaşını tercih eder," dedi. Rahvancıoğlu, üçüncü uyruklu işçilerin kendi başlarına gelmediğini, işverenlerin acenteler aracılığıyla onları "ithal" ettiğini vurguladı ve bu kararın işçi sömürüsünü daha da derinleştireceğini söyledi.
Modern Devlet, Sermaye Sınıfının Ortak İşlerini Gören Bir Komiteden İbarettir
Tek sosyal güvenlik yasası gibi geçmiş düzenlemelerde de benzer bölme politikalarının uygulandığını hatırlatan Rahvancıoğlu, “Ne kadar çok bölerseniz o kadar kolay yönetirsiniz. Modern devlet, sermaye sınıfının ortak işlerini gören bir komiteden ibarettir” dedi.
Eğitim, Sağlık, Barınma Gibi Alanlarda Sosyal Devlet Gereğini Yerine Getirilsin
Rahvancıoğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi, küçük esnafın devlet desteğiyle korunması ve eğitim, sağlık, barınma gibi alanlarda sosyal devlet gereğinin yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, “Sermayedarların çıkarına olmayan hiçbir adımı bugünkü hükümetlerden beklememek gerekir” diye konuştu.