Geçtiğimiz hafta Yenierenköy’de öğrenci taşıyan bir okul otobüsünün devrilmesiyle 29 öğrencinin yaralandığı kazanın ardından, öğrenciler, veliler, öğretmen sendikası KTOEÖS yetkilileri ve bazı muhalefet milletvekilleri bugün Başbakanlık önünde bir araya gelerek öfkeli ve duygusal bir eylem gerçekleştirdi. Eylem, hem adalet talebi hem de taşımalı eğitim sistemindeki denetimsizliğe karşı bir isyan niteliği taşıdı.
Eylemde konuşan yaralı öğrencilerden biri, gözyaşları içinde yaptığı açıklamayla yürekleri dağladı: “Siz hiç çocuğunuzun ‘Anne, ölmek istemiyorum’ dediğini duydunuz mu? O otobüste sadece camlar kırılmadı. Devlete olan inancımız paramparça oldu. Biz hâlâ o otobüsün içindeyiz…” Bu sözler, olayın yalnızca bir trafik kazası değil, derin bir travma ve güven kaybı yarattığını açıkça ortaya koydu.
Eylemciler, bölge halkının yıllardır hurda ve güvensiz araçlarla taşınan çocuklarının, her gün ölümle burun buruna okula gönderildiğini dile getirerek, taşımacılık sistemindeki ihmal zincirinin artık son bulması gerektiğini vurguladı. KTOEÖS temsilcileri ise, kazanın ardından hiçbir yetkilinin sorumluluk almadığını, olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığını öne sürdü.
Olayı protesto etmek üzere Karpaz bölgesinden Lefkoşa’ya gelmek isteyen onlarca öğrenciyi taşıyan bir otobüs ise, hükümetin talimatıyla polis tarafından yolda durduruldu. Otobüsün taşıma izni gerekçesiyle engellendiği açıklanırken, kamuoyu bu durumu “çocukları susturma çabası” olarak yorumladı. “Kazayı konuşmaları istenmiyor, çünkü bu olay ihmalin belgelenmiş halidir” ifadeleri kullanıldı.
Eylemde sık sık “Adalet istiyoruz”, “Bu son olsun”, “Çocuklarımız için güvenli ulaşım” sloganları atıldı. Veliler, “Bu çocuklar ölseydi mi harekete geçilecekti?” diyerek hükümete ve Ulaştırma Bakanlığı’na sert tepki gösterdi. Öğrenciler ise, “O otobüste sizin çocuklarınız olsaydı, bugün Kıbrıs’ı yıkardınız” diyerek siyasilere seslendi.
Kazaya ilişkin soruşturmanın ne aşamada olduğu, taşımacılık yapan firmalara ilişkin herhangi bir yaptırım uygulanıp uygulanmadığı ya da sistemsel bir düzenleme planlanıp planlanmadığı hâlâ belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu artık sessiz kalmayı değil, çocukları için hesap sormayı tercih ediyor.