Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği ile Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, son günlerde okullarda başörtüsünün serbest bırakılmasıyla ilgili kamuoyunda artan tartışmalar üzerine açıklama yaptı.
Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği ile Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, son günlerde okullarda başörtüsünün serbest bırakılmasıyla ilgili kamuoyunda artan tartışmalar üzerine açıklama yaptı. Çocuk ve ergen ruh sağlığına dikkat çeken uzmanlar, bu konunun yalnızca bir hak meselesi değil; aynı zamanda pedagojik ve psikolojik açıdan derin etkiler barındırdığını vurguladı.
Açıklamada, ergenlik döneminin bireyin kimliğini oluşturduğu, kendini tanıma ve toplumsal aidiyet süreçlerinin şekillendiği bir dönem olduğu hatırlatılarak, bu yaş grubundaki öğrencilerin dini semboller üzerinden etiketlenme ve dışlanma riski taşıdığı belirtildi. Dernekler, başörtüsü gibi dini sembollerin okullarda görünür hale gelmesinin çocuklarda stres, yalnızlık ve sosyal izolasyon gibi olumsuz duygulara yol açabileceğine dikkat çekti.
“DİNİ KAVRAMLAR ERKEN YAŞTA KAFA KARIŞTIRICI OLABİLİR”
Psikolojik gelişim süreci henüz tamamlanmamış çocukların, soyut dini kavramları anlamakta zorlanabileceği ve bu durumun suçluluk duygusu, özgüven eksikliği ve yaratıcılık kaybı gibi sonuçlar doğurabileceği ifade edildi. Özellikle “günah” gibi kavramların erken yaşta yüklenmesinin, çocukların psikolojik gelişimlerine zarar verebileceği uyarısında bulunuldu.
“EĞİTİM ORTAMLARI EŞİTLİK VE KAPSAYICILIK TEMELLİ OLMALI”
Açıklamada, eğitim kurumlarının tüm öğrenciler için eşit, kapsayıcı ve tarafsız bir alan olması gerektiği vurgulandı. Üniforma gibi ortak aidiyet sağlayan sembollerin korunmasının önemine işaret eden uzmanlar, dini sembollerin okul ortamında görünür hale gelmesinin öğrenciler arasında inanç temelli gruplaşmaları teşvik edebileceğini belirtti.
“ÇOCUK ODAKLI YAKLAŞIM ŞART”
Disiplin Tüzüğü’nün hayata geçirilirse eğer uygulamanın uzun vadede çocukların psikolojik sağlığı ve eğitsel eşitlik açısından olumsuz etkiler yaratacağına dair endişelerini kamuoyuyla paylaşma sorumluluğu taşıdıkları vurgulandı. Yetkililere bilimsel temelli, çocuk hakları ve gelişimi odaklı bir yaklaşım benimsemeleri çağrısı yapıldı.
