Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Kıbrıs Türk tarafının kademeli Maraş açılımı kararına ve BM Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özersay'ın paylaşımı şu şekilde:
"Bir politikanın kağıt üzerinde doğru ve kendi içinde tutarlı olması ne kadar önemliyse, doğru şekilde ve zamanında yapılması, dünyaya doğru anlatılması da en az o kadar önemlidir.
Son yedi yıldır Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetiminde eski sakinlerine açılması politikasını savunuyoruz, hükümete geldiğimizde de bu yönde ilk adımların atılmasına öncülük ettik, muhalefetteyken de bu politikanın içinin doğru şekilde doldurulması için öneri ortaya koyduk, uyarılarda bulunduk. Bu duruşumuz bugün de değişmedi. Maraş açılımını bugün de destekliyoruz AMA DOĞRU ŞEKİLDE YAPILIRSA.
Geçen yıl bir UYARI yapmıştık. “Maraş’ı gerekli hazırlığı yapmadan, uluslararası alanda diplomatik girişimlerle iyice anlatmadan açarsak ciddi sıkıntı yaşarız” demiştik. Dinletemedik. Geçen yıl atılan ilk adım, zamanlaması ve yapılış şekli itibariyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir seçim malzemesi haline dönüştürüldü. Gerekli hazırlık yapılmadan, dünyaya da yapılmak istenilen nedir tam anlatılmadan bir adım atıldı. Politika yani Maraş açılımı doğruydu ama “yarıbuçuk” ve hazırlıksız bir başlangıç yapıldı. Mecliste yaptığımız tüm uyarılara rağmen bu konunun geçen bir yıllık sürede dünyaya anlatılmasında zaafiyetler yaşandığı görülüyor.
Daha önce New York’ta BM’deki etkili ülkelere dönük olarak diplomatik girişimler yaparak dünküne benzer açıklamaların yapılmasını, kararların alınmasını önleyebilmiştik. Oysa şimdi gerek Cumhurbaşkanlığının gerekse Hükümet kanadının New York’a Cumhurbaşkanı, Bakan yahut özel temsilci/müzakereci düzeyinde giderek BM Güvenlik Konseyi yetkilileri nezdinde Maraş için bir diplomatik girişim yaptığını duyanınız oldu mu? Dün yapılan Konsey Başkanlık açıklamasında bazı ifadeler Kıbrıs Türk tarafının Maraş adımıyla ne yapmaya çalıştığını yeterince iyi anlatamadığını da gösteriyor. Üstelik son dönemde siyasi düzeyde basına yapılan açıklamalardaki bazı ifadeler de kafa karışıklıkları yaşanmasına neden olmuş belli ki. Özetle gerekli hazırlık özellikle Kıbrıs Türk tarafınca yapılamamış, iyi bir PR stratejisi, kamu diplomasisi takip edilememiş gibi görünüyor.
Tabi ki Güvenlik Konseyi ne dengelidir ne de adil ama karardaki bazı hususlar derdimizi pek de anlatamadığımızı, Rum tarafının propagandasının bu noktalarda başarılı olduğunu gösteriyor.
Evet bu bir Güvenlik Konseyi kararı değil, Konsey Başkanlık açıklamasıdır ve bağlayıcılığı ve ağırlığı bir Konsey kararı gibi değildir. Öte yandan bazı devletler ve uluslararası örgütler bu noktadan yola çıkıp, BM Güvenlik Konseyi’nin bu açıklamasından hareketle Türkiye ve KKTC’ye yaptırım ve benzeri araçlarla baskı yapmaya çalışacaklardır. Zararın neresinden dönülürse kardır misali bir an önce gecikmiş diplomatik girişimlerin özellikle Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet tarafından yapılmasını dilerim ama pek de umutlu değilim açıkçası.
Pazartesi sevgili Levent Kutay ile BRT’de canlı yayında bu konuları detaylı şekilde ele alıp görüşlerimizi ortaya koyacağız. Herkese iyi hafta sonları…"