Başbakan Ünal Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51. Yıldönümünde sınırlarda ve geçiş kapılarında, halkımızı ve Devletimizi hedef alan eylemler ile ilgili değerlendirmede bulundu…
Başbakan Ünal Üstel’in değerlendirmesi şöyle;
“20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51. Yıldönümünde sınırlarımızda, geçiş kapılarında, halkımızı, devletimizi hedef alan eylemleri, 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51. yıldönümünde, Barış ve Özgürlük Bayramını, anlamına yaraşır bir içerik bütünlüğüyle yaşadık, kutladık.
Bizler, her koşul altında geçmişe takılıp kalmadan, geleceğe yapıcı, gerçekçi bakarak yürümek istiyoruz.
Anavatan Türkiye ile birlikte, iki devletli yeni politikaya dayalı bir çözümü, yaşayabilir bir çözüm şekli görüyoruz. Buna rağmen, çözüm yönünde anlaşma olamazsa da en üst düzey işbirliğiyle, Kıbrıs adasında Kıbrıslı Rumlarla, iyi komşuluk ilişkileriyle yaşamak arzusundayız.
Bunun için de en başta yapılması gereken, düşmanca duyguların terk edilmesi, özellikle yeni nesle düşmanlığı aşılamamaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi bizim için vazgeçilmezdir ve bu ilkeye uyuyoruz.
Güney Komşularımızı, sağ duyu ile, gerçekçi yaklaşım ve saptamalara davet ediyorum. 15 Temmuz 1974 Faşist Darbenin ardından, Türkiye Barış Harekatını gerçekleştirmiş olmasaydı, önce Kıbrıs Rum Toplumunda, darbecilerin hedefi olanlardan binlercesi katledilecek, sonrasında sıra Kıbrıslı Türklere gelecekti.
Kıbrıs adasında, yarım asrı aşkın bir süredir, barış vardır.
Gereksinim duyulan, barışın, kalıcı, yaşayabilir çözümle taçlandırılmasıdır.
Kıbrıs Türkü, 1963 – 1974 arası çok zor koşullarda ayakta durmuştur. Şimdi, çözümsüzlükten bir miktar olumsuz etkilenir olsak da, devletimize sahip çıkarak, geleceğe emin adımlarla ilerliyoruz. Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü yanında, etkin ve fiili olarak hayatın her alanında yanımızda olmasının değerini, orta doğuda, hemen yanı başımızda Filistinli kardeşlerimize, İsrail tarafında yaşatılanlarını görünce çok daha iyi anlıyoruz.
Rum liderliği, çözümsüzlükle, sabrımızı, direnme gücümüzü test etmeye çalışıyorsa, boşuna bir çaba içindedir.
20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51. Yıldönümünde sınırlarımızda, geçiş kapılarında, halkımızı, devletimizi hedef alan eylemleri, dikkatle, endişeyle ve sorgulayarak izledik.
Eylemcilerin neredeyse tümü 1974 hatta 2000 yılı sonrası dünyaya gelen Rum gençlerdi. Bu gençler, savaş görmedi. Yeni nesil Rum gençlerinin Türk düşmanlığıyla yetiştirilmesi, adada barış için büyük tehlikedir.
Rum gençler, okullarda, insani değerlerden uzak adeta zehirleniyor.
Rum liderliği, müzakere masasına gelip, güven artırıcı önlemleri konuşmak istediğini her fırsatta söylüyor. Güven artırıcı önlemler için Rum liderliğinin öncelikle yapması gereken Rum çocuklarını, Rum gençlerini okullarda Türk düşmanlığıyla yetiştirmemektir.
Bizim okullarımızda, çocuklarımızı düşmanlık duygularıyla yetiştirmiyoruz.
Yabancılar da Kıbrıslı Türklerin, Rumlara göre daha fazla barışçıl olduğunu görüyor ve ifade ediyor. Rum yönetimini, kilisenin etkisinden eğitimi kurtararak, daha barışçıl bir müfredat uygulamaya davet ediyorum.
Unutulmasın, barış, tüm insanlık için güvencedir.”
